Yazılım Kariyerime Nasıl Başladım? / TR
Yazılım eğitimime lisede başladım ancak içimdeki oyun geliştiricisini anlatmak için eski bir anıyı paylaşmak isterim. Küçükken, sanırım ortaokuldayken oyun geliştiricilerine merak saldım. Sokakta arkadaşlar ile Pes (bir futbol oyunu) oyunundaki hatalardan bahsederken “Ben nasıl yapılacağını bilsem daha iyi ve daha kaliteli yaparım.” gibi komik ve çocukça bir iddiada bulunmuştum. Tabii o zamanlar yazılım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Ardından M.K.Coşkun Öz lisesine başladım. 9. sınıfta Java programlama dili hakkında bir kitap alarak kendi kendime yazılım öğrenmeye başladım. İlk “Hello World” programımı yazdığımda büyük bir heyecan duydum. Ardından Lisede Anadolu Teknik Bilişim bölümüne başladım. 11. sınıfta staj yaparken boş zamanlarımda “CountryBall Wars” adında kendi oyunumu geliştirdim. Bu oyun, yüzbinlerce indirme alarak beklenmedik bir başarı elde etti ve beni yazılım dünyasında daha da ileriye taşıdı.
Sonrasında yazılımın farklı alanlarına merak saldım ve yapay zeka, mobil uygulama geliştirme gibi konulara ilgi duydum. 12. sınıfta öğretmenimle birlikte Görme Engelliler için bir asistan projesi geliştirdik ve Tübitak yarışmasına katıldık. Bu proje, mobil cihazlar üzerinde çalışan ve görme engelli bireylere destek sağlayan bir asistanı içeriyordu. Tübitak projemizde, ne yazık ki, derece almasa da bu deneyim bana çok şey öğretti.
Artık üniversite hazırlıklarına başlamam gerekiyordu. 12. sınıfın son dönemindeyken Türkiye ve yurtdışındaki farklı okulların derslerine baktım, karşılaştırdım ve karar verdim. Varşova Teknik Üniversitesi’nde eğitim almanın maliyetinin Türkiye’deki bir üniversiteyle neredeyse aynı olacağını fark ettim. Bunun için yabancı dil alıştırmalarına başlamıştım ki COVID-19 salgını ile birlikte bu planımı iptal ettim ve online kurslar alarak kendimi geliştirmeye karar verdim. Ancak bu esnada hayatımın belki de en büyük hatasını yaptım. Zamanınızın tümünü bir şeyler öğrenmeye harcasanız bile bu öğrendiklerinizi uygulamaya geçirmediğiniz sürece neredeyse hiçbir faydası olmuyor ve yavaş yavaş unutuluyor. Tüm alanları merak ettiğimden ve biraz da aç gözlü olduğumdan bulabildiğim tüm kaynakları (Cisco Academy, Coursera, Bitwise, Udemy, vb…) sömürdüm. Bilgiyi öğrenmek önemliydi, ancak onları bildiğimi gösterecek projeler yapmak daha da önemliydi. Şimdiki aklım ile eğitimleri başlangıç olarak tutup zamanımın büyük bir kısmını projeler yaparak harcasaydım diyorum. Ancak tecrübe tecrübedir.
Daha sonra bir online kurs aracılığıyla C++ ile oyun geliştirme öğrenmeye başladım. Artık oyun sektöründe ilerleyeceğime karar vermiştim ve bunu geliştirmek için daha derin bilgiler arayışındaydım. Bu noktada bir arkadaşım bana Ecole 42’den bahsetti ve fikir olarak tam benlik olduğunu söyledi. Spoiler: Sonunda pek de haksız çıkmadı 🙂
Bunca yıllık eğitim aldığım yazılım serüvenimde en büyük hatalarımdan biri de asosyal olmak ve yeterli networke ulaşamamaktı diyebilirim. Her şeyi bilseniz dahi doğru yerde olmadığınız sürece ne yazık ki kapılar size istediğiniz gibi açılamayabiliyor. Hayatın gerçeği bu.
Ecole 42′ yi ilk duyduğumda basit bir proje gibi düşünmüştüm ancak biraz daha araştırdığımda oldukça fazla ilgimi çekti ve böyle bir proje Türkiye’de olduğu için kendimi şanslı hissettim. İlk olarak online testi geçtim ve 1 aylık Piscine dönemine başladım. Havuz döneminde ilginç insanlar tanıdım ve hayatımda belki de ilk defa bir anda bu kadar insan ile iletişime geçtim. Hem birçok şey öğrendim hem de birçok şey öğrettim.
Piscine dönemini tamamladıktan sonra uzun soluklu Common core’a başladık burada aslında en güzel şey neredeyse tüm alanları en temelden deneyimlemek oldu. Çeşitli projeler ile birlikte sistem yönetimi, oyun geliştirme, web geliştirme, vb. alanlarda çeşit çeşit projeler yaptık. Okulun sisteminden dolayı artık kendimi çok daha rahat ifade edebiliyor ve bildiğim şeyleri karşı tarafa daha rahat aktarabiliyordum.
Henüz Common Core eğitimindeyken Mobidictum adlı bir mobil oyun etkinliğine katılmak istedim ve okulda tanıştığım sonradan ev arkadaşım, şimdi de iş arkadaşım olan Ayberk ile birlikte bu etkinliğe gittik. Orada bir çok insan ile iletişime geçtik, kendimizi tanıttık. Orada şanslıydık ki Türkiye’nin sayılı oyun şirketlerinden biri olan Panteon ile de tanıştık. Her ikimizin geçmişinden ve yazılım kariyerinden etkilendiler. Okulumuzda Common Core bitince Ankara’ya taşınıp orada çok güzel bir projede çalışmaya başladık.
Ve Ecole Den başka bir arkadaşım olan Erdoğan da staj eğitimini bitirdikten sonra yanımıza geldi. Şimdi üçümüz birlikte Panteon’da çok güzel bir proje üzerinde çalışıyoruz 🙂�